Yemen meliklerinden biri korkulu bir rü’yâ görmüşdü.
Yemen meliklerinden biri korkulu bir rü’yâ görmüşdü. Kâhinleri ve müneccimleri toplayıp, rü’yâsını ta’bîr etmelerini istedi. Onlar da rü’yânı anlat, ta’bîr edelim dediler. Melik rü’yâmı da siz söyleyin ve ta’bîr edin ki, o zemân ta’bîrinize tam inanırım, dedi. Biz bunu yapamayız. Bunu ancak kâhin Satîh ve kâhin Şık yapabilir, diyerek o zemânda kâhinler arasında meşhûr olan bu iki kâhinin yapabileceklerini söylediler. Melik o kâhinlere adam gönderip çağırtdı. Önce kâhin Satîh geldi. Melike sen rü’yânda kül veyâ kömür gördün ve insanlar ondan yiyordu, diyerek rü’yâsını söyledi. Sonra ta’bîri şöyledir diyerek şunları anlatdı: Habeşliler sana gâlib gelecekler. Melik; bu ne zemân olur deyince, altmış veyâ yetmiş sene sonra olur, dedi. Melik; bu memleket, Habeşlilerin elinde devâmlı kalır mı deyince, hâyır, Zilyezen kılıçları onları oradan sürer diye cevâb verdi. Melik bu mülk Zilyezen oğullarına kalır mı diye sorunca da, hâyır, bir Peygamber gönderilecek, o mülkü alacakdır, dedi.
O peygamber hangi kavmdendir, dedi. Gâlib bin Lüveyy oğullarındandır. Din, o peygamberle son bulur. Mülk Onun kavmine kalır, dedi. Melik, dünyânın sonu gelir mi diye sorunca, evet bir gün insanlar bir yerde, ya’nî mahşerde toplanır ve işlerine göre karşılık verilir, dedi. Kâhin Satîh sözlerini bitirdikden sonra kâhin Şık geldi. O da kâhin Satîhin söylediklerini aynen söyledi. Bunun üzerine Melik âilesini ve yakınlarını Iraka gönderdi. Acem meliklerine bir mektûb yazarak onlara sâhib çıkmalarını istedi. Acem melikleri onları Hîre denilen yere yerleşdirdiler. Nu’mân bin Münzîr o Melikin evlâdındandır.