Oğulları ve torunları etrâfında toplanmışlardı.
Askalan bin Ebî Avâlim el Humeyrî kıssası: Abdürrahmân bin Avf “radıyallahü anh” şöyle anlatmışdır: Hazret-i Muhammedin “sallallahü aleyhi ve sellem” Peygamberliğinin bildirilmesinden önce ticâret için Yemene gitmişdim. Askalan bin Ebî Avâlimin evinde misâfir olmuşdum. O çok yaşlı, za’îf, âdetâ kuş yavrusu gibi kalmış bir ihtiyârdı. Her ne zemân Yemene gitsem, onun evinde kalırdım. Her gidişimde bana sizin aranızdan, şeref ve şöhret sâhibi ve dîninize muhâlefet eden bir kimse çıkdı mı diye sorardı. Ben de hâyır, diye cevâb verirdim. Bir def’asında yine gitmişdim. O son derece za’îflemiş ve kulakları da işitmez olmuşdu. Oğulları ve torunları etrâfında toplanmışlardı. Bana nesebini söyle, dedi. Ben de söyledim. Sana öyle güzel bir müjde vereceğim ki, ticâretden çok iyidir, dedi ve şöyle bildirdi. Hak Sübhânehü ve teâlâ senin kavminden geçen ay bir Peygamber gönderdi. Onu bütün mahlûkâtdan üstün kıldı ve Ona bir kitâb gönderdi. Putlara tapmakdan men’ eder, dîn-i islâma da’vet eder. Hakka çağırır, bâtıldan sakındırır. O hangi kabîledendir, dedim. Hâşimoğulları kabîlesindendir ve siz Onun dayılarısınız. Ey Abdürrahmân! Hemen git, Ona tâbi’ ol, doğru söylediğine inan ve yardımcı ol ve benim şu bir kaç beytimi Ona götür, dedi. O beytlerden üçünün ma’nâsı şöyledir:
Sonsuz ilm sâhibi Allaha inanırım,
Geceyi sabâh ile aydınlatan Allaha inanırım.
Şehâdet ederim, Mûsânın Rabbine,
Seni Resûl olarak gönderdiğine.
Şefâ’atcim ol Rabbimin huzûrunda,
İyiliğe, kurtuluşa çağrıldığımda!
İşlerimi çabuk bitirip, Mekkeye döndüm. Hazret-i Ebû Bekr “radıyallahü anh” ile karşılaşıp, Humeyrînin söylediklerini anlatdım. Evet, Allahü teâlâ Muhammed bin Abdüllahı “sallallahü aleyhi ve sellem” Peygamber olarak gönderdi. Huzûruna git, dedi. O sırada hazret-i Resûl-i Ekrem “sallallahü aleyhi ve sellem” hazret-i Hadîcenin evinde idi. Oraya gidip girmek için izn istedim. İzn verildi, içeri girdim. Beni görünce tebessüm edip, iki hayrlı şeyden birini getirdin, buyurdu. Nedir deyince, yâ hediyye getirdin veyâ bir kimseden mektûb getirdin, buyurdu. Orada bulunanlara da, biliniz ki, Humeyrî mü’minlerin üstünlerindendir, buyurdu. Sonra ben kelime-i şehâdet söyleyerek müslimân oldum. Humeyrînin şi’rini okudum ve söylediklerini anlatdım. Bunun üzerine Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki: (Beni tasdîk eden ve îmân eden, zemânımda bulunan ve bana gelen nice insanlar vardır ki, işte onlar gerçekden benim kardeşlerim ve dostlarımdır.) Abdürrahmân bin Avf bu hâdise ile alâkalı nice beytler söylemişdir. Bu beytler kitâblarda yazılmışdır.