Rabbim bana, başkasına secde etmemem şartıyla…
Ka’bûl Ahbâr ”radıyallahü anh” şöyle rivâyet etmişdir: Buhtunnasâr Benî İsrâîli katl ve esîr etdikden sonra, korkulu bir rü’yâ gördü ve gördüğü rü’yâyı unutdu. Kâhinlerini ve sihrbazlarını toplayıp, rü’yâsının ta’bîrini sordu. Onlar da rü’yânı söyle ki ta’bîrini yapalım, dediler. Buhtunnasâr onlara kızıp, ben sizi böyle günler için tutarım. Size üç gün müddet veriyorum. Eğer rü’yâmı bilip ta’bîr edemezseniz, hepinizi öldürürüm, dedi. Bu haber halk arasında yayıldı. O sırada Peygamberlerden Danyâl aleyhisselâm Buhtunnasârın hapsinde idi. Zindancıya dedi ki: “Buhtunnasâra söyle, ben hem rü’yâsını hem de ta’bîrini biliyorum.” Zindancı haber verdi. Bunun üzerine zindandan çıkarılıp, Buhtunnasârın yanına götürüldü. İçeri girince secde yapmadı, Buhtunnasârın huzûruna girince, secde yapmak o kavmin âdetlerinden idi. Buhtunnasâr, içerde bulunanlar dışarı çıksın, dedi. Sonra Danyâl aleyhisselâma, niçin secde etmedin diye sordu. O da şöyle cevâb verdi: Rabbim bana, başkasına secde etmemem şartıyla rü’yâ ta’bîri ilmini öğretdi. Eğer sana secde edersem o ilmi benden alır. Senin rü’yânı ta’bîr edemem ve beni öldürürsün. Sana secde etmemekden dolayı gelecek sıkıntı, secde etmekden dolayı gelecek sıkıntıdan dahâ kolaydır, hafîfdir. Sana secde etmemem hem benim için, hem de senin için iyi olacağı için secde etmedim, dedi. Bunun üzerine Buhtunnasâr, Sen Rabbinin ahdine vefâ etdiğin için sana i’timâd edilir. Rabbinin ahdine vefâ eden kimse iyi kimsedir. Benim rü’yâmın ta’bîrini biliyormusun dedi. Bunun üzerine Danyâl aleyhisselâm ona şöyle dedi: Sen rü’yânda bir put gördün. Üst tarafı altından, ortası gümüşden, uçları bakırdan, topukları demirden, ayakları saksıdan idi. Sen bu puta hayretle bakıp, seyrederken, âniden gökden bir taş düşdü. O putun başına isâbet edip, onu toz hâline getirdi. O altın, gümüş ve saksı birbirine öyle karışdı ki, insanlar ve cinler bir araya gelseler, onları birbirinden ayıramazlardı. Bir rüzgâr esse darmadağın olacak hâldeydi. Sonra gördün ki, o taş büyüdü, büyüdü ve bütün yer ve gökyüzünü kapladı. O taşdan başka birşey görmedin. Buhtunnasâr bunları dinleyince doğru söyledin. Gördüğüm rü’yâ budur. Şimdi bu rü’yâyı ta’bîr eyle dedi. O da şöyle ta’bîr etdi: O gördüğün put çeşidli ümmetlerdir. Altın kısmı senin içinde bulunduğun ümmet, gümüş kısmı senden sonra oğlunun hâkim olacağı ümmetdir. Bakır rûmlar ve demir Fâris ehlidir. Saksı kısmı ise, rûmlara ve acemlere pâdişâh olacak iki kadındır. Gökden inen ve o putu toz hâline getiren taş ise âhır zemânda gelecek olan bir dindir. Allahü teâlâ arablar arasından bir Peygamber gönderecekdir. Onun dîni bütün dinleri yürürlükden kaldıracak ve bütün yeryüzüne yayılacakdır.