Satîh Gassânî adında bir kâhin vardı.
Abdüllah ibni Abbâs “radıyallahü anhümâ” şöyle nakl etmişdir: Satîh Gassânî adında bir kâhin vardı. İnsanlardan onun gibisi görülmemişdi. Şöyle ki, bedeninde kemik ve sinir yokdu.
Sâdece başında ve elinin içinde kemik vardı. Dilinden başka hiçbir yeri hareket etmezdi. Hurma ağacından ve yaprağından ona bir taht yapmışlardı. Vücûdunu ayaklarından boğazına kadar sarmışlardı. Kaftan sarar gibi sarıp, yapdıkları tahtın üzerine koymuşlardı. Bir yere götürmek istedikleri zemân o tahtla taşırlardı. Onu bir gün Mekkeye götürdüler. Kureyş kabîlesinin ileri gelenlerinden dört kişi onu görmek için yanına geldiler. Yanlarına hediyye aldılar ve hediyyelerini ve neseblerini gizlediler. Kendilerini başka bir kabîleden tanıtdılar. Kâhin onlara dedi ki: Siz bahs etdiğiniz kabîleden değil, Kureyş kabîlesindensiniz. Bunun üzerine gizledikleri hediyyeleri de çıkarıp, kâhinin önüne koydular. Sonra kâhine gelecek hâllerden sordular. Kâhin Satîh pekçok şeyler anlatdı. Sonunda (Mekkede Abd-i Menâf oğullarından bir yiğit gelecek. İnsanları doğru yola da’vet edecek, putları kıracak. Allahü teâlânın bir olduğunu ve yalnız Ona tapılacağını bildirecek. O Peygamberin halîfeleri olacak) dedi ve her birinin vasflarını da ayrı ayrı söyledi. Dahâ sonra gelecek olan meliklerden haber verdi. Bunların tafsilâtı, kitâblarda yazılmışdır.