Abdüllahın güzelliği her tarafda duyulmuşdu.
Hazret-i Abdüllah, hazret-i Âmine ile evlendikden sonra, bir müddet dahâ alnındaki nûr parladı. Alnındaki nûrdan dolayı Abdüllahın güzelliği her tarafda duyulmuşdu. Şâm pâdişâhının Fâtıma adında çok güzel ve meşhûr bir kızı vardı. Abdüllahın nûruna sâhib olmak için hizmetcileri ile birlikde Mekkeye gitdi. Kâ’benin çevresinde birkaç gün bekledikden sonra, hazret-i Abdüllahı gördü. Alnındaki nûr parlıyordu. Dayanamayıp evlenmeyi teklîf etdi. Abdüllah, babam Abdülmuttalibe sorayım, izn verirse evleniriz, dedi. O gece, Abdüllahın alnındaki nûr hazret-i Âmineye geçdi. Sabâhleyin babası Abdülmuttalibe Şâm pâdişâhının kızı Fâtımanın kendisiyle evlenmek istediğini söyledi. Babası da izn verdi. Hazret-i Abdüllah o kızın yanına gidip, babasının nikâhlanmalarına izn verdiğini söyledi. Fâtıma Abdüllahın alnındaki nûru göremeyince, bir âh çekdi ve alnındaki nûru başkaları almış. Artık aramızda bir evlenme arzûsu kalmadı dedi ve çok üzüntülü bir hâlde Şâma döndü.