İyi biliyorum ki…
Mekkede oturan bir yehûdî vardı. Muhammed Mustafâ “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimizin doğduğu gece Kureyşden bir topluluğun yanına gelip; dün gece sizden bir oğlan dünyâya geldi mi diye sordu. Bilmiyoruz dediler. Eğer sizde değilse korku yokdur.
İyi biliyorum ki, dün gece bu ümmetin Peygamberi doğdu. Eğer sizde değilse Filistinde olsa gerekdir. Onun iki küreği arasında ince kıllar (nübüvvet mührü) vardır. Cinnîlerden bir ifrit parmağını onun ağzına koyduğu için, iki gün süt emmeyecekdir. Kureyşliler oradan ayrılınca, şaşdıkları bu sözleri büyüklerine söylediler. Bir de işitdiler ki, Abdüllah bin Abdülmuttalibe Allahü teâlâ bir oğul vermiş. Adını Muhammed “sallallahü aleyhi ve sellem” koymuşlar. Bunu o yehûdîye haber verdiler. Hazret-i Âminenin evine geldi. O alâmeti çocuğun sırtında görünce, bayılıp düşdü. Aklı başına gelince: Vallahi peygamberlik artık Benî İsrâîlden gitdi, dedi. Sonra Kureyşlilere dönüp, siz bu hâdiseye sevinirsiniz, ama bu çocuk sizin üzerinize gâlib gelecekdir. Onun şânı doğudan batıya heryerde duyulacakdır, dedi.