Şu’yâ nebî “aleyhisselâm” şöyle buyurmuşdur

Şu’yâ nebî “aleyhisselâm” şöyle buyurmuşdur: “Biri merkeb üzerinde, biri de deve üzerinde iki kimse gördüm ki, yeryüzünü aydınlatıyorlardı.” Merkeb üzerindeki Îsâ aleyhisselâmdır. Deve üzerindeki Peygamber Efendimizdir “sallallahü aleyhi ve sellem”. Yine o şöyle buyurmuşdur: “Ben deve üzerine binen bir zât gördüm. Onun yüzü ay gibidir.” Hazret-i Mûsâ Benî İsrâîle vasıyyetinde, “Size, kardeşleriniz oğullarından bir peygamber gelecekdir. Onu tasdîk ediniz ve sözlerini dinleyiniz” buyurdu.

İbni Abbâsdan “radıyallahü anhümâ” şöyle rivâyet edilmişdir: “Peygamber efendimizin “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” Tevrâtda, Ahmed, Dâhûk, Kattal, deveye binici ve yün hırka giyen, kırıntılarla iktifâ eden, kılıcı yanında gibi ism ve sıfatlar ile geçdiği haber verilmişdir. Dâhûk kelimesinin ma’nâsı; güler yüzlü, herşeye üzülmeyen demekdir. Ba’zen mubârek azı dişleri görününceye kadar gülerdi. (Ben latîfe ederim, amma, doğrudan gayri söylemem!) buyurmuşdur. Yalan söylemeden şaka yapardı. Bir gün bir ihtiyâr kadına, ihtiyâr kadınlar Cennete giremez, buyurdu. O ihtiyâr kadın ağladı. Bunun üzerine ihtiyâr kadınlar gençleşirler, sonra Cennete girerler buyurdu. Bu ma’nâya işâretdir ki, Allahü teâlâ [Âl-i İmrân sûresi 159.cu âyetinde meâlen], (Sen Allahdan gelen bir merhamet sâyesindedir ki, onlara (Eshâbına) yumuşak davrandın. Eğer sert, katı yürekli olsaydın, muhakkak onlar etrâfından dağılıp gitmişlerdi…) buyurdu. Kattâl kelimesinin ma’nâsı, Allahü teâlânın düşmânlarıyla harb etmeğe son derece harîs demekdir. Kılıcı yanında demek, kılıcını kullanmakda behâdır ve şeca’ât sâhibidir ve tek başına gazâ eyler demekdir. Emîr-ül mü’minîn Alî “radıyallahü anh ve kerremallahü vecheh” şöyle buyurmuşdur: “Biz savaşın en şiddetli anlarında Resûlullaha “sallallahü aleyhi ve sellem” sığınırdık. Hepimizden önce düşmâna O yaklaşırdı.”